Dikkat Sanat Çıkabilir!
![]() |
Eylül, 2016 |
Evinizin en güzel köşesine asacağınız tabloyu bir çöp tenekesinden alabileceğiniz aklınıza hiç gelmiş miydi? Ya da yaratıcısının, göz bebeği sanat eserini çöp tenekesine bırakıp meçhule teslim edeceği… Evet, bunları gerçekleştiren biri var. Efe Işıldaksoy, yaptığı resimleri çeşitli çöp tenekelerine bırakarak insanlara hediye ediyor. “rastarules” kullanıcı adıyla sosyal medya hesabından, önce yaptığı resmin fotoğrafını paylaşıp, çöpün adresini ekliyor. Sonrasında ise uzaktan izlemeye başlıyor. Bir süre sonra çöpün etrafı insanlarla doluyor ve bir şanslı tabloya sahip oluyor. Üç yıl önce başlayan bu sıra dışı projenin ismi Kafalar Hep Karışık. Ve tabii bir derdi de var. Cevaplara ulaşmak için Efe Işıldaksoy’a ulaşıyorum. Aklımdaki ilk soru net:
Resimlerini çöpe atma fikri nereden çıktı?
“Yüksek Sanat kategorisine meydan okuyan bir post modern dönem işi olarak Kafalar Hep Karışık projemde temelde saygıyı sorguluyorum. Bence toplumu ayakta tutan şey saygıdır ve saygıyı oluşturan temel iki şey eğitim ve sanattır. Eğitim için elimden bir şey gelemiyor, sanat kısmında ürettiklerimle bir şey yapabilirdim. Öncelikle sergi alanım olarak dünyadaki çöplükleri seçtim. Parasız alabileceğiniz şeyler sadece çöpte var. Bir diğer sebebi çok sevdiğim eleştirmenlerin çöpe atılan bir eseri eleştirememesi. Düşünsenize dünyadaki bütün çöplükler sergi alanım... Tabii burada sadece belli bir kısım insana hizmet eden sanat galerileri de cevabını alıyor. Şöyle düşünün sanatla büyüyen bir neslin duygu refleksleri gelişir, galeriler bunu ticaret haline getirip toplumdan uzaklaştırıyorlar hatta kara para aklamanın en basit hali sanat ticareti. Bana göre ekmeğini çöplerin içinden çıkaran insan, sanat demeye başladığında uygarlaşacağız ya da kimse çöplerin arasında ekmek aramadığında.”
Bu serginin bir derdi olduğunu söylemiştim. Tertemiz ve genelde beyaz duvarlı, spot ışıklı, “yüksek” sanat ortamının uçuk fiyatlı eserlerine karşı “çöp” tam bir tezat ve gerçek bir “karşıtlık” yaratmak için en uygun ortam değil mi sizce de. Modern toplumun beklentilerinin de sanatı ve sanatçıyı dönüştürdüğü aşikâr. Işıldaksoy, bunun sanatçıya göre değişebileceğini söyleyip ekliyor: Toplumun beklentilerine göre bir şeyler yapmaya başladığınızda üç gün sonra kendinizi reklam ajansında bulursunuz. Sanat beklentiye göre olmamalı ve zaten olamaz.
Sonraki sorum ilk çöpün hikâyesi oluyor. İlk tablosunu Taksim İlkyardım Hastanesi’nin arkasındaki çöp tenekesine bırakmış. Nedenini soruyorum “Annemi kaybettiğim sokaktı,” diyor. İkinci çöp adresi mezun olduğu ilkokulun önündeki çöp. Bu tenekenin ironik bir hikâyesi de var: İkinci tablomu resim öğretmenime gönderme amacıyla oraya bıraktım. Yaramaz olduğum için beni resim dersinden bırakmıştı. O öğretmenin resim dersinden bıraktığı bir adam olarak, yaptığım tabloyu okulun çöp tenekesine atmak kendimi iyi hissettirdi.
Çöplerin adreslerini sosyal medya hesabından duyuran sanatçı, bu sayede yurt dışından sokak festivallerine davetler almış ve projesini bu ülkelerde paylaşma imkânı bulmuş. Sosyal medya duyurusunun adını duyurma çabası olarak yorumlanabileceğini söylediğimdeyse şöyle bir cevap veriyor: Günümüzde sosyal medyayı kullanmamak Osmanlı’nın matbaayı kabul etmemesi gibi bir şey.
Bazen tabloyu bırakıp gidiyor bazen bekleyip videoya alıyor. Resimleri genelde siyah- beyaz, gündelik olaylardan etkileniyor ve sabit bir tarzda kalmıyor. Sanatçının günümüzdeki sanat anlayışına verdiği tepkiyi haklı bulup projesini destekleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Haliyle tenekelerin etrafı epey kalabalık. Parası neyse verilemeyen bu sıra dışı sergiye bir gece pijamalarınızla teşrif etme şansınızın olduğunu unutmayın, çöp tenekesine yaklaşmaktan korkmayın.
Yorumlar
Yorum Gönder